İyi ki bir karadut reçeli yaptım yani. Şimdi size benim karadut ağacımın resmini ve karadutun mitolojik hikayesini anlatmak istiyorum. Daha sonra Erkan Topuz'un Karadut'un faydaları ile ilgili bilgiler gelecek. Siz de benim bir daha reçel falan yapmamı istemeyeceksiniz :)))
Bu hikayeyi komşum bana mail ile göndermişti. Elimde kalan dut lekelerini yaprağı ile çıkarmak istedim ama çıkmadı. Yani benim koskaca hikayeden aldığım budur :))) ve ayrıca bu acıklı hikayeden sonra ben dut yemeğe devam ettim arkadaşlar.
Bir zamanlar birbirlerine aşık iki genç vardı. Kızın adi Tispe delikanlının ki ise Piremus idi. Bunlar yanyana evlerde otururlardı.Birlikte büyüdüler ve çocukluklarından beri birbirlerine karsi aşk beslerlerdi. Fakat aileleri görüşmelerini istemezler birbirlerine uygun olmadıklarını düşünürlerdi. Oysa onlar birbirlerini ölesiye seviyorlardı. İki evin arasında gizli bir çatlak vardı aileleri bunu bilmezler onlarda geceleri burda buluşur o aradan birbirlerine seslerini duyurur aşklarini dile getirirlerdi.
Bir gece ormandaki agacın altında buluşmaya karar verdiler. Tispe agaca Piremus dan önce varmıstı. Gittiğinde avını yeni yemiş, ağzından kanlar akan kocaman bir aslanla karşı karşıya geldi. Korkarak bir magaraya dogru koşmaya basladı. Farkında olmadan yolda boynundaki eşarpını düşürmüştü. O sirada Piremus geldi. Gördükleri karşısında donup kalmıştı. Kocaman aslan agzında kanlarla birlikte biricik sevgilisi Tispe nin eşarpını parçalıyordu.
O an aklina gelen ilk ve tek sey aslani Tispe yi öldürerek yediğiydi. Tispesiz yasayamazdı. Aklından geçen sadece aşkı uğruna canına kıymaktı.Belinden hançerini çıkardı ve göğsüne sapladı. Kanlar içinde cansız bedeni yere düştü.
Tispe ise korkusunu bir kenara atıp bir an önce aşkını görmek için mağaradan çıkmaya karar vermişti. Ağacın altına geldiğinde o korkunç sahneyle yüzlesti. Piremus un cansız vücudu yerdeydi ve elinde Tispenin düşürdüğü eşarpını tutuyordu. Ilk once genç kız olanlar karsısında ağlamaktan hiçbir seyi anlayamamıştı. Ama eşarpı ve uzaklaşan aslanı görünce anladı. Bir an mağarada düşündüğü o korkunç sey başına gelmişti. Ve onun öldüğünü düsünen Piremus aşki uğruna canına kıymıştı. Tispe bir an bile düşünmeden hançeri aldı ve göğsüne götürdü.
Onların aşkı ölesiye bir aşktı ve ölüm bile onları ayıramazdı.
Eğer Piremus aşkı uğruna ölümü göze aldıysa o da hiç cekinmeden canına kıyabilirdi ve haneri sapladı. Birden vücudu Piremusun bendeninin üstüne yığıldı. O anda tanrılar bu yüce aşkı ölümsüzleştirmek istediler ve bu çiftin üstünde duran agaci onlarin aşkına adadılar.
Piremusun kanını bu ağacın meyvelerine, Tispenin gözyaşlarını ise ağacın yapraklarına verdiler. O günden beri kara dut agacının meyvesinin cıkmayan lekesini,(Piremusun kan lekesini), dut ağacının yaprakları,(Tispenin gözyaşları) temizler.. Bilir misiniz; dut agacının meyvesinin lekesi çıkmaz ama elinize ağacın yapragını alır avuşturursanız lekenin gittigini göreceksiniz !!!
nilaycım bu mitolojik hikayeyi ilk duyuyorum.ama elindeki dut lekesini yaprağı çıkarmadığına göre pek inandırıcı değil galiba:D
yine de çok teşekkürler.
Ne güzel bir hikayeymiş bu Nilaycım, ben bayılırım mitolojiye:)