VİYANA
Önce Viyana ile ilgili notlar:
1) Sisi’nin sarayı (SCHÖNBRUNN ) mutlaka gidin. Ben bahçelerine bayıldım. Keşke içini de gezebilecek vaktimiz olsaydı.
2) Parlamento Binası ve Hoffburg sarayı da çok güzeldi.
3) Her yerde Mozart çikolataları ve Mozart Hediyelik Eşya Dükkanları bulunuyor. Viyana'ya gittiyseniz illa ki Mozart çikolatası alacaksınız. Bu çikolataları alırken üzerinde Mirabell yazmasına dikkat edin.
Bu çikolataları da her gördüğünüz yerden almıyorsunuz. Bizim Migros'umuz varsa, onların da Billa marketleri var. Hemen her yerde karşınıza çıkacaktır. Orijinal Mozart çikolatalarını en uygun fiyata alabileceğiniz yerlerden birinin Billa Marketler olduğunu unutmayın.Bu arada aldım getirdim ne aktı ne eridi. Mis gib geldiler Türkiye’ye
4) Suyu çeşmelerden için. Kesinlikle şişe suya para vermeyin. Zaten Viyana’nın suyu dağ suyu
5) Sachertorte pek bir meşhur. Ama biz yiyemedik. Kurt bizi Hotel Sacher’e yada Demel Cafe’ye götürmedi. Oralar turist tuzağı çok pahalı çok pahalı dedi. Bizde yiyemedik. Siz deneyin isterseniz.
Sachertorte 1832 yılında Franz Sacher tarafından keşfedilen bu tatlı, yoğun çikolatalı kek gibi görünüyor. Üzeri çikolata kremasıyla kaplı ve tam bu krema katmanının altından da mayhoşumsu bir kayısı marmelatı tadı geliyor. 1876'da Franz Sacher'in oğlu tarafından kurulan Hotel Sacher'in tescilli markası durumunda.
6) Kahlenberg tepesine turla gitmeyin kendiniz çok rahat ulaşabilirsiniz. Bakınız alt yazılara
Gelelim gezimize ve 3. Günümüze . ETS tur otobüsü ile Viyana’ya geldik. ETS bizi şehir içinde otobüsle şöyle bir tur attırdı. Şu meşhur HUNDERTWASSER HAUS’a da götürdü. İndirdi gezdirdi. İçinde Gustav Klimn’in eserlerinin imitasyonları var ve engüzel Viyana tabakları da burada . Eğer buradan almamayım derseniz bizim gibi açıkta kalırsınız :( Burayı gerçekten çok beğendik. Vaktiniz var ise uğrayabilirsiniz. Sonra otele yerleşmek üzere geldik. .
ETS o akşam ekstra Kahlenberg tepesi ve Grinzing meyhanelerine ekstra gezi yapıyordu. Kişi başı 50 € idi. Biz kendimiz gittik tabii ki. Kahlenberg tepesine gitmek için U4 metro hattına bineceksiniz. Heiligenstadt durağında ineceksiniz. Sonra 38 numaralı otobüse bineceksiniz. İsterseniz yine de otobüsü sorun durağın orada Türk dönerci var. Yardımcı oluyorlar. Dönüşte dönerde aldık onları kırmadık. Gitmek kesinlikle zor değil.
4. gün
Bizi bir Avusturyalı arkadaşımız otelimizden aldı ve Viyana’yı gezdirdi. Kendisi Viyana’ya 80 km. uzaklıkta Eisenstadt’ta oturuyordu. Yine de geldi ve bize Viyana turu yaptırdı. Kısaca süper şanslıydık. Viyana bence çok çok güzel bir şehir.
Arkadaşımız bizi Viyana ring içi denilen bölgede gezdirdi. Her bina birbirinden güzeldi. Ama en güzeli sisi’nin sarayı yani Shönbrunn’dü. Sarayın bahçeleri bir harika. Sarayda arka bahçede tepede Gloriette var. Oraya kadar mutlaka yürüyün. Oradan manzara harika
Kurt önce bizi St. Stephen kilisesine götürdü. İçeride girdik. Muhteşemdi. Bu kilise zaten hemen hemen şehrin her yerden görünüyor. Bu kilise ile ilgili biz Türklerin bir hikayesi var. Kahlenberg tepesinde Viyana’yı almak üzere bekleyen biz Türk’ler altından bir hilal döktürmüşüz. Surlardan içeri Viyana’lılara göndermişiz. “Bunu alın ve her yerden görünen kilisenizin en üstüne dikin. Biz nasıl olsa Viyana’yı aldığımızda bunu aynı yere dikeceğiz” demişiz. Ne strateji ama, maksat moral bozmak. Tabii alamadık. Şimdi o hilal St. Stephen kilisesinin ortasında asılı duruyor. En üstte haç var :(
Viyana kuşatması ile ilgili ikinci hikaye ise şöyle, ne kadar doğrudur bilemem ama :
“Bir ay çöreği yemek, bir Türk yemektir” denir. Ben zaten oldum olası kruvasan sevmemişimdir.
“Batılıların kahvaltılarını lezzetlendiren hilal şeklindeki çörek, kruvasan, içi haşhaş tohumundan yapılmış malzemeyle doldurulan, yine hilal şeklindeki ayçöreği ya da Avusturyalıların milli tatlısı elmalı trudel, hep Türk tatlılarından, hamur işlerinden esinlenilmiş spesiyaliteleriydi. Croissant ya da Nussbengerl denen ay şeklindeki bu hamur işini Osmanlılar, Viyana Kuşatması’nda başarılı olamayınca, Avusturyalılar bundan tam 322 yıl önce, galibiyet sembolü olarak yapmış ve yemişler. İkinci Viyana kuşatmasında, Osmanlı bir gece tünel kazarak, kente girmeye karar verdi. Sadece fırıncılar ayakta. yeraltından gelen sesleri duymuşlar ve askerlerine haber vermişler. Saldırı geri püskürtülmüş. Avusturya veliahdı, şehrin kurtulmasını sağlayan fırıncılara bazı imtiyazlar sağlamış. Fırıncılar da hem prenslerine şükranlarını sunmak hem de o anı ölümsüzleştirmek için, Osmanlı bayrağının üzerindeki hilali andıran ve Hörnchen (boynuzcuk) adını verdikleri küçük ekmekler yapıp piyasaya sürmüşler. “Bir ay çöreği yemek, bir Türk yemektir” demişler.”
Neyse biz gezimize dönelim
St Stephen’da sonra Opera binasına gittik
Kartner bölgesinin başındadır. Dünya operasının merkezidir. Giriş ücretli. 1869 yılında açılan, ilk opera binası, çok fazla kişi tarafından eleştirilince, binanın mimarı Edward van der Nüll, intihar etmiş. Evet, orijinal bina, 1945 yılındaki bombardımanda, tamamen yerle-bir olmuş. Yerine inşa edilen, bugünkü binanın tasarımında ise, orijinal binaya sadık kalınmış. Burada herhangi bir opera gösterisine gitmeseniz bile, ücret ödeyerek, bu binayı gezme şansınız var. Ancak, konser anındaki akustiği hissedemessiniz. Konsere katılmak ise biraz problemli. Öncelikle, bilet bulmak ve bilet bulduğunuz takdirde de, kıyafet zorunluluğu, konsere katılmayı güçleştiriyor. Çünkü: konserlere girerken, koyu renk takım elbise ve gece elbisesi giyilmesi zorunlu.
Goethe ve Mozart’ın heykelleri altında foto çektirdik.
Güzel sanatlar müzesi ve kelebek evine gittik. Çocuklar varsa girin mutlaka derim. Kelebekler her yerde ve her yerinize konuyorlar.
Sonra Hofburg sarayını gördük muhteşemdi gerçekten, bahçeleri de bir harikaydı:
Sıra sıra biz :)
Zacher turta yiyemedik ama çeklerin bu tatlısından yedik burada. Kolacky denilen bu tatlıyı Bence Viyana’da daha güzel yapmışlar. Ben çek cumhuriyetinde şöyle güzel bir kolacky yiyemedim. Bildiğiniz krep hamurunun ( daha ince aslında) içine marmelatı doldurmuşlar. Yanına dondurma ve üstüne çikolata sosu ile süslemişler.
Oradan Viyana üniversitesine ( Ata bayıldı orada okumaya karar verdi :) . Üniveristede okuyanları hep böyle şezlonglarda yatıyor zannetti herhalde :))
ve daha sonra Sisi’nin sarayı yani SCHÖNBRUNN sarayına gittik. Dediğim gibi saray muhteşemdi.
Akşam meşhur Figmuller’de schnitzel yemek istedik ama 10 gün önce rezervasyon yaptırayım dedim yer yoktu. Hemen bizi gezdiren arkadaşımıza başvurdum. Eşi Viyana’da devlet misafirlerini ağırlama ile ilgili bir bölümde çalışıyordu zaten. Bize çok güzel bir restaurantta yer ayırttı, çok memnun aldık. Valla koca bir schnitzeli tek başımıza yedik. Şarapta çok güzeldi. 3 çeşit tatlı vardı. Hepsinden 1'er 2'şer söyledik, tabaklarımıza bölüp bölüp hepsinin tadına baktık.
Gittiğimiz restaurant http://www.gustlbauer.at/
Kesinlikle tavsiye ederim. Akşam mutlu ve mesut otelimize döndük. Viyana’yı da böyle bitirdik.
Prag'la ilgili bilgilere buradan ulaşabilirsiniz
Prag'la ilgili bilgilere buradan ulaşabilirsiniz
gitmiş gibi oldum, çok güzel bir paylaşım teşekkürler..
gitmiş kadar oldum ben paylaşım için sağolun,ama çikolatalara ayrı bayıldım yaa :)
çikolata ve tatlısi nefis görünüyor. Çok güzel fotoğraflar.
Paylaşım içn teşekkürler :)
Sevgili Müstakbel Eşim
şimdi Figmuller den rezervasyon yaptırdım thanks :)
İnşallah memnun kalırsınız. Yorum bekliyorum tekrar